Sıcak Cam Atölyesine Hoşgeldiniz!
Sıcak cam atölyesinin diğer adı, cam üfleme atölyesi. Bu atölyede çalışanlar sıcak camı üfleyerek ve çeşitli aletlerin yardımıyla şekillendiriyor. Sıcak cam atölyesinde çalışmak bir ekip işidir. Camı eritmek için kullanılan fırının sıcaklığını hatırlıyor musunuz?
1500 °C !
O ısı, cam oluştuktan sonra biraz düşürülüyor ve 1200 °C ’ye getiriliyor. Böylece cam şekillendirilebilinir kıvama geliyor. Ustalar camı almak için pipo dediğimiz demir çubukları kullanıyor.
Siliskumuna eklenen bazı kimyasallar:
-
Soda, yani sodyum karbonat:
Bu camın düşük sıcaklıkta akıcı olmasını sağlıyor.
-
Kalker, kalsit ve dolomit:
Bu madenler camı kimyasal etkilere karşı dayanıklı hale getiriyor.
-
Potasyum içerikli feldspat:
Silis kumunun düşük sıcaklıkta ergimesini sağlıyor.
Cam nasıl oluşuyor?
Cam aslında neredeyse bildiğimiz plaj kumu! Camın hammaddesi siliskum. Bu kuma başta soda olmak üzere benzer yedi farklı kimyasal ekleniyor. Tüm bu malzemeler karıştırılıyor, harmanlanıyor ve büyük cam fırınlarına atılıyor. Biz uyurken 1500 °C ’de sabaha kadar ergiyerek cam haline geliyor. Neredeyse bir volkan lavı kadar sıcak! Bu haline ‘eriyik cam’ diyoruz.
Cam oldukça akışkan. Bal kıvamında diyebiliriz. O nedenle pipo adı verilen çelik çubuğa sarılan cam kalıba koyuluyor. Balon gibi üflenip şişiriliyor ve kalıba göre vazo veya şişeye dönüşebiliyor.
Cam ısıyı iletmiyor, dolayısıyla pipo çok ısınmıyor. Ayrıca ustalar gerek görürlerse pipoyu ıslatarak soğutup, piponun daha rahat tutulmasını sağlıyorlar.
Camın renklendirilmesinde kimyasal boya değil metal oksitler kullanılıyor. Harmanlama sırasında hangi renk cam elde etmek isteniyorsa harman karışımına elde edilmek istenen rengi verebilecek uygun miktarda metal oksit karıştırılıyor.
Cam şekillendirildikten sonra kontrollü soğuması için tavlama fırınına koyuluyor. Cam çok sıcak olduğu için dışarıda bırakılırsa ısı farkından dolayı çatlar, kırılır. Bu yüzden tavlama fırınında 10 saat kadar, ya da büyüklüğüne göre daha fazla, kalıyor ve yavaş yavaş soğutuluyor. Ardından traşlama, parlatma gibi işlemleri yapılıyor. En son olarak da mağazalara götürülüp sergileniyor.
Camı kim buldu?
Camı M.Ö. 3. yüzyılda Fenikeli denizciler tesadüf eseri buluyor. Bir gece sahilde kumların üzerinde ateş yakıyorlar. Yanlarındaki soda bloklarını tuğla gibi kullanarak kap kacaklarını ateşin üzerine yerleştirmek için kullanıyorlar. Uyandıklarında soda bloklarının yerinde camı buluyorlar! Kum, ateş ve sodanın birleşerek sabaha kadar camı oluşturduğunu görüyorlar.